Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

21 Mart 2020 Cumartesi

Seferî Kimsenin Cuma Namazına Katılması Hakkında Bir Düzeltme




Ebû Hureyre radiyallahu anh’den: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

لَيْسَ عَلَى مُسَافِرٍ جُمُعَةٌ

‘Yolcuya Cuma namazı yoktur.’[1]

İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

لَيْسَ عَلَى مُسَافِرٍ جُمُعَةٌ

Yolcuya Cuma namazı yoktur.”[2]

Zuhrî rahimehullah şöyle demiştir: “Yolcuya Cuma namazı yoktur. Ancak yolcu kimse bir beldede bulunur da Cuma ezanını işitirse onlarla beraber katılır.”[3]

Daha önce yukarıda geçen hadislerden dolayı Sahih İlmihal’de şöyle demiştim: Yolcuya Cuma namazı yoktur. Seferî olanlar kendi aralarında Cuma kılmazlar, ancak öğle namazını kısaltarak kılabilirler. Yine Cuma kılan mukimlere tabi olmaları halinde seferî olanlar, öğle namazına niyet ederek mukim imamın kıldığı Cuma namazına tabi olurlar. Böylece Cuma suresi 9. Ayetinde geçen “Allah’ın zikrine koşma” emrini yerine getirmiş olurlar. Seferî olan kimse, mukim olanlara Cuma namazı niyetiyle bu namazı kıldıramaz. Zira seferî olana Cuma yoktur. Ancak seferî olan, öğle namazı kılmaya niyet eder, mukim olan cemaat ise Cuma namazına niyet ederler. Allah’u a’lem bi’s-savab.

“Yolcuya Cuma namazı yoktur” lafzının zahiri yolcu kimsenin Cuma namazı niyetiyle bu namazı kılmasının meşru olmadığına delalet eder. Lakin aşağıda aktaracağım hadisi de tefekkür ettiğimde, “Yolcuya Cuma namazı yoktur” lafzının mutlak nefiy değil, yolcuya yalnızca Cuma namazının farz oluşunun nefyedildiği zahir oldu. Zira aktaracağım hadiste, gelen heyet seferî olmalarına rağmen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile Cuma namazına katılmışlardır. Şayet onların öğle namazı niyetiyle katılmaları icap etseydi, bu hususun belirtilmesi gerekirdi:

Şuayb b. Ruzeyk et-Tâifî rahimehullah'tan: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile sohbeti olan bir adamın yanına oturdum. Ona el-Hakem b. Hazn el-Kulefî denilir. Bu zat, bize şöyle anlatmaya başladı:

وَفَدْتُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سَابِعَ سَبْعَةٍ أَوْ تَاسِعَ تِسْعَةٍ فَدَخَلْنَا عَلَيْهِ فَقُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ زُرْنَاكَ فَادْعُ اللَّهَ لَنَا بِخَيْرٍ فَأَمَرَ بِنَا أَوْ أَمَرَ لَنَا بِشَيْءٍ مِنَ التَّمْرِ وَالشَّأْنُ إِذْ ذَاكَ دُونٌ فَأَقَمْنَا بِهَا أَيَّامًا شَهِدْنَا فِيهَا الْجُمُعَةَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَامَ مُتَوَكِّئًا عَلَى عَصًا أَوْ قَوْسٍ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ كَلِمَاتٍ خَفِيفَاتٍ طَيِّبَاتٍ مُبَارَكَاتٍ ثُمَّ قَالَ أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّكُمْ لَنْ تُطِيقُوا أَوْ لَنْ تَفْعَلُوا كُلَّ مَا أُمِرْتُمْ بِهِ وَلَكِنْ سَدِّدُوا وَأَبْشِرُوا

“Yedi veya dokuz kişiden biri olarak Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e elçi ola­rak geldim. Onun huzuruna girip:

“Ey Allah’ın rasulü! Biz seni ziyaret et­tik, sen de bizim için hayır duâ et” dedik. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bizim için duâ etti ve bize birazcık hurma getirilmesini emretti. O zaman gelir azdı. Biz Medine'de günlerce kaldık. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber Cuma namazı kıldık. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bir bastona veya yaya dayanarak kalktı. Kısa, güzel, mübarek kelimelerle Al­lah'a hamd ve sena etti. Sonra şöyle buyurdu:

Ey insanlar! Siz emrolunduğunuz herşeyi yapamazsınız veya güç yetiremezsiniz, ama doğru olunuz, müjdeleyiniz!”[4]

Buna göre yolcuya Cuma namazı farz değildir, lakin yolcu Cuma namazı kılınan bir yerde bulunursa cumaya iştirak etmek zorundadır. Bu iştirakinde Cuma namazına niyet etmesinde ve mukim kimselere Cuma namazı kıldırmasında sakınca yoktur.



[1] Sahih ligayrihi. Taberani Evsat (Mecmau’l-Bahreyn, 942) el-İrvâ (592, 594)
[2] Sahih ligayrihi. Taberani Evsat (1/249) Darekutni (1564) el-Elbani Sahihu’l-Cami (5405)
[3] Sahih maktu. İbnu’l-Munzir, el-Evsat (4/20) Abdurrazzak (3/174)
[4] Hasen. Ebû Dâvûd (1096) Ahmed (4/212) İbn Huzeyme (1452) Ebû Ya'lâ (12/206) Taberânî (3/213) İbn Kani Mu’cemu’s-Sahabe (1/351) Beyhakî (3/206) İbn Asakir Tarih (23/209) el-Elbani İrvau’l-Galil (616) Mukbil b. Hadi Camiu’s-Sahih (1106, 1554, 2717, 3656, 3937)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)