Malum olduğu üzere virüs salgını gerekçesiyle Suud'da ve başka ülkelerde sapık rejimlerin resmî din kurumları cemaatle namazları ve cumaları iptal etme kararı almışlardır. Devlet güçlerinin zorlamaları söz konusu olduğu için ikrah altındaki halka bir vebal olmasa da, bu fetvaları uyduranlar Allah'a ve dinine karşı büyük bir cürüm işlemektedirler.
Öncelikle bilinmesi gerekir ki herşey Allah'ın takdiriyledir. Allah Azze ve Celle tedbir almayı da meşru kılmıştır, lakin Allah'ın emir ve yasaklarına aykırı tedbirler İblisin adımlarına uymaktır.
Mesela sabah namazını cemaatle kılan kimsenin gün boyu Allah'ın korumasında olacağı bildirilmiş olmasına rağmen, Allah'ın takdiri dışında bulaşması mümkün olmayan bir salgın gerekçesiyle cemaatle namazlar iptal edilmiştir! Şüphesiz böyle bir tedbire başvurmak, Allah'a imanın yok denecek kadar az olduğunun ve hastalığın bizzat kendisinin müessir olduğu şeklindeki cahiliyye inancının bir göstergesidir.
Şeriat sahibi, soğuk ve yağmurlu günlerde müezzinin namazı evlerde kılmak üzere seslenmesine ruhsat vermiştir. Ancak herhangi bir sebeple günlerce cemaat namazlarının ve haftalarca cuma namazlarının iptaline bir ruhsat vermemiştir! Halbuki bunlar İslam'ın en önemli şiarlarındandır. Müslümanların bu meselede inançsız kafirlerle aynı tarzda tedbirlere başvurması, Allah Azze ve Celle'nin emirlerini, azametini, kainat, kullar ve herşey üzerindeki tasarrufunu yok saymaktır!
Diyanetin Başkanı, cuma namazı kıldırıyormuş, lakin cemaatin safları arasında 2şer metre boşluklar olmasını şart koşuyor! Böyle bir fetva, sahibini kâfir yapar! Çünkü bu Allah ve rasulünün beyanlarına aykırı din uydurmaktır! Nitekim aynı başkan sigaraya haram demek suretiyle de büyük bir küfre imza atmıştı!
Kendisi bilmiyor mu ki Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem safları sıkılaştırmayı emretmiş ve bunun namazın tamamlayıcısı olduğunu belirtmiştir. Saflar arasında boşluk olursa cemaat söz konusu olmaz ve saftan bağımsız olarak imama uyan fertlerin namazı geçersizdir. Böyle geçersiz bir cuma namazını meşru kılmak Allah'ın izni olmayan din koymaktır! Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:
"Yoksa onların birtakım ortakları mı var ki, Allah’ın izin
vermediği şeyleri, dinden kendilerine bir şeriat kıldılar? Eğer ayırdedici söz
olmasaydı, elbette aralarında hüküm verilirdi. Gerçekten zalimler için can
yakıcı bir azap vardır." (Şura 21)
Yöneticiler, salgına karşı karantina, şehirler ve ülkeler arasında geçişe mani olmak, hasta olanların sağlam kimselerin yanına çıkarılmaması gibi dinde meşru kılınan tedbirleri uygulamakla yetinilmeli, Allah'ın dininde O'nun izin vermediği şeyleri uygulamaktan kaçınmalıdır. Yine camilerden salâ okumak gibi dinde sonradan uydurulmuş bid'atlere de son vermelidirler. Müşriklerin kabe yanındaki ibadetleri olan alkış ve ıslık merasimlerine çağırmaktan tevbe etmelidirler.
Şayet Allah'a inanıyorlarsa, bu hastalığın Allah'ın takdiriyle olduğuna ve ancak yine Allah'ın takdiriyle bundan korunmanın mümkün olduğuna inanıyorlarsa, Allah'ın ve rasulünün emir ve yasaklarına riayet etmekten başka bir kurtuluş yolu olmadığını da bilmelidirler! Allah'ın vereceği musibetten eldiven, maske ve sabun korumaz, bilakis Allah'a sığınmak, tevbe ve istiğfar etmek, Allah'ın emirlerine dönüş yapıp Allah'ın yasakladığı şeylere ve dinde uydurulan bidatlere son vermelidirler.