Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

10 Mart 2020 Salı

Müslüman Velisi Bulunmayan Kadının Nikâhı Meselesi


Soru: Selamun aleykum velisinin iznini almadan evlenmenin hükmünü istiyorum. Dul kadin, dul bakire ve kız hakkinda hükümler ayni midir? Kaynaklariyla 
yazarsaniz sevinirim.
Cevap: Aleykum selam. Kadın ister bakire, ister dul olsun, velisinin onayı olmadan nikâhı helal değildir.
Â’işe radiyallahu anha’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: ‘Herhangi bir kadın eğer velisinin izni olmaksızın kendisini nikâhlayacak olursa onun nikâhı batıldır, onun nikâhı batıldır, onun nikâhı batıldır. Şayet onunla yatarsa, onun fercini kendisine helal kılmasından dolayı kadın için mehir tahakkuk eder. Aralarında anlaşmazlık çıkarsa sultan onun velisidir.’[1]
Ebu Musa radiyallahu anh’den: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Velisiz nikâh olmaz.”[2]
Muhammed b. Sîrîn rahimehullah dedi ki: “Ebu Hureyre radiyallahu anh şöyle dedi: “Bizler (ashab) kendisini evlendiren kadının zinâkâr olduğunu konuşurduk.”[3]

Kadın Velî Olamaz, Nikâh Kıyamaz:

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
Kadın, kadını evlendiremez, kendi kendini de evlendiremez.[4]
El-Kasım b. Muhammed rahimehullah’tan: “Aişe radiyallahu anha’nın kız kardeşlerinin oğullarından bir genç, diğer kızkardeşlerinin kızlarından birini istediği zaman Aişe radiyallahu anha onların arasına bir perde koyar ve konuşurdu. Eğer nikâhtan başka bir ihtimal kalmazsa Aişe radiyallahu anha derdi ki: “Ey Falan! Nikâhlan. Zira kadınlar nikâh yapamazlar.”[5]

Dul Kadın, Evlenmek İstediğini Kendisi Belirtmelidir:

İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Dul kadın kendisi hakkında velisinden daha hak sahibidir. (Evlenme isteğini kendisi açıkça beyan eder) Bakireden ise (evlendirilme hususunda) izni istenir. Onun izni susmasıdır.”[6]
Bir rivayette: “Velinin, dul kadının evlenme isteğine mani olma hakkı yoktur. Yetim kızın görüşü alınır. Onun susması ikrar demektir” şeklindedir.[7]
Bu hadislerden dul kadının velisinin izni olmadan evlenebileceği anlaşılmaz. Bilakis dul kadının velisinden talepte bulunulur. Velisi, dul kadına evlenme talebini bildirir. Dul, evlenmek isteyip istemediğini açıkça ifade eder. Bakirede olduğu gibi çekingen davranmaz. Şayet evlenmek istemediğini belirttiği halde velisi zorla evlendirirse, velîsi günaha girer. Velisi izin vermediği halde dul kadın evlenirse, o da günaha girmiş olur. Hadisin beyanı, velinin evlendirme izni alırken görüş bildirme hususunda dul ile bakire arasındaki fark hakkındadır. Yoksa dul kadının veli izni olmadan evlenebilmesi hakkında değildir.
İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَيْسَ لِوَلِيٍّ مَعَ الثَّيِّبِ أَمْرٌ وَالْيَتِيمَةُ تُسْتَأْمَرُ وَصَمْتُهَا إِقْرَارُهَا
Velî’nin dul kadına soracağı bir şey yoktur. Yetim kıza ise danışılır. Susması, kabul etmesi demektir.”[8]
* Muslim yakın bir lafızla rivayet etmiştir. İbn Hibban zevaidinin tercümesinde hadis yanlış tercüme edildiği için buraya bu lafızla aldım. İbn Hibban rivayetin ardından şöyle demiştir:
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Velinin dul kadına soracağı bir şey yoktur” sözü, görüşümüzün doğruluğunu ortaya koymaktadır. Rıza ve tercih kadınlara aittir, nikâh akdi ise velilere aittir. Çünkü Nebî sallallahu aleyhi ve sellem velinin, kadın dul ise, onun hakkında tek başına hareket edemeyeceğini belirtmiştir. Çünkü kadının kendisiyle nikâh akdi yapılacak kişi hakkında tercih ve rıza hakkı vardır. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Yetime danışılır” sözüyle kastedilen; kendisiyle evlendirilmek istenen kişiden razı olup olmadığının sorulmasıdır. Eğer susarsa bu onun ikrarıdır. Sonra kız büluğ çağına ulaşıncaya kadar beklenir. Zira o sırada sussa ve izin verilse dahi, kızın izin yetkisi yoktur. İzin yetkisi ancak buluğa ermiş kıza aittir.”[9]

Dul Kadın İzni Olmadan Evlendirilemez

Şayet veli, dul kadını zorla birisiyle evlendirirse, o kadın mahkemeye başvurarak nikahın iptalini talep edebilir:
Hansâ bt. Hıdam el-Ensariyye radiyallahu anha’dan: ‘Kendisi dul bir kadın iken istemediği halde babası onu biriyle evlendirdi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip durumu anlattı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de onun nikahını iptal etti.’[10]

Velisi, Dul Kadının Evlenmek İstediği Kimseye Mani Olamaz

Ma’kıl b. Yesar radıyallahu anh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem döneminde kızkardeşini müslüman erkeklerden biriyle evlendirdi. Sonra adam onu ric’î talakla boşadı ve iddeti doluncaya kadar geri almadı. Sonra adam da o kadına, kadın da adama sevdalandı. Bunun üzerine adam boşadığı bu kadına talip oldu. O zaman Ma’kıl radiyallahu anh:
“Onu sana verdim, ama sen kalktın onu boşadın. Allah’a yemin ederim ki artık ebediyyen o sana dönmeyecektir” dedi. Ancak Allah Teâlâ şu ayeti indirdi: “Kadınları boşadığınız zaman bekleme sürelerini bitirdiler mi, kendi aralarında güzelce anlaştıkları takdirde eski kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın.” (Bakara 232) ayetini indirdi. Ma’kıl radıyallahu anh ayeti duyduğunda:
“Bana Rabbimin sözünü dinlemek ve itaat etmek düşer” dedi ve kardeşini o adamla evlendirerek yeminine keffaret ödedi.”[11]
Bu hadis, dul kadının da nikahında velinin şart olduğuna delildir.

Kadının Velisi Müslüman Değilse?

Kadının müslüman olup, velileri kitap ehli veya kitapsız kâfirlerden yahut İslam’dan çıkmış mürtetlerden ise yahut bir velisi yoksa onun velisi yöneticidir.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Allah kâfirler için müminler üzerine bir yok kılmayacaktır.” (Nisa 141)
 Ey iman edenler, sizden önce kitap verilenlerden dininizi eğlence ve oyun edinenleri ve kâfirleri veliler edinmeyin. Mü’minler iseniz Allah’tan sakının!” (Maide 57)
İbn Kudame şöyle demiştir: “Kâfirin, müslüman kız üzerinde velayetinin geçerli olmadığı hususunda başta Malik, Şafii, Ebu Ubeyd ve re’y ashabı olmak üzere ilim ehli icma etmişlerdir.”
İbnu’l-Munzir dedi ki: “Kendilerinden ilim ezberlediğimiz bütün ilim ehli bu hususta icma etmişlerdir.”
Kadının bütün akrabaları kâfir ise onun müslüman kadı evlendirir. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Velisi olmayanın velisi sultandır” buyurmuştur.

Kadının Velisi Münafıklardan İse?

Şayet kadının velileri; Kur’ân’dan ayet inkâr etmek, Allah’ın hükmünü inkâr, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinin bağlayıcılığını inkâr, Rafizilik (İran Caferîleri vb.), Cehmilik (Allah’ın sıfatlarını inkâr etmek), namazın terkinin küfür olduğunu bile bile namaz kılmamak gibi, bariz küfürlerini izhar etmelerine rağmen Müslüman olduğunu iddia eden zındık münafıklardan ise, böyle kimselerin salih ve saliha müslümanlar üzerinde velayetleri yoktur.
* Maturidi ve Hanefiler aslen habis Mürcie taifesinden olsalar da, zamanımızdaki Maturidî Hanefîler Cehmîler hükmündedir, Allah’ın sıfatlarını inkâr etmektedirler. Bunlar da zındıklar sınıfındandırlar.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin ki, sizi ifsat etmekten geri durmazlar ve sizin sıkıntıda olmanızı arzu ederler. Doğrusu ağızlarından kin taşmaktadır. Sinelerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Aklederseniz sizin için elbette ki ayetleri iyice açıkladık. İşte siz öyle kimselersiniz ki sizi sevmedikleri halde onları seversiniz ve kitabın hepsine inanırsınız. Sizinle karşılaştıkları zaman: “İman ettik.” derler; baş başa kaldıklarında ise size olan kinlerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: “Kininizle ölün! Şüphesiz ki Allah sinelerde olanı hakkıyla bilendir!” (Al-i İmran 118-119)
Mucahid b. Cebr rahimehullah dedi ki: “Bu ayetler münafıkları veli edinmekten ve onlara meyletmekten yasaklamak üzere nazil olmuştur.”[12]
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler, sizden önce kitap verilenlerden dininizi eğlence ve oyun edinenleri ve kâfirleri veliler edinmeyin. Mü’minler iseniz Allah’tan sakının!” (Maide 57)
Bu ayet, müslüman olduklarını izhar edip kalplerinde küfrü gizleyen kitap ehli münafıkları veli edinmekten yasaklamaktadır. Onlar da münafıkların genel kapsamı içindedir. Onlar birbirlerinin velileridirler. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
 Münafık erkekler ve münafık kadınlar birbirlerinin velileridirler.” (Tevbe 67) Onları veli edinmek bir nifaktır.
Bu yüzden Allah Teâlâ onlardan razı olmayı yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: “Kendilerinden hoşnut olmanız için size yemin ederler. Siz onlardan hoşnut olsanız da, şüphesiz Allah, fasıklar topluluğundan hoşnut olmaz.” (Tevbe 96)
Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için arka çıkanları velî edinmenizi yasaklar. Kim onları velî edinirse, artık onlar zalimlerin kendileridir.” (Mumtehine 9)
Ancak küfürlerini içlerinde gizleyen, küfürleri açığa çıktığında bundan dönüş yapmış gibi davranan veya amelî nifak sahiplerinden ise bunların velilikleri geçerlidir. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabının zamanında münafıklar bu şekilde davranıyorlardı ve onlara zahiren islam hükümleri icra ediliyordu. İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle demiştir:
“Münafıklar İslam ile izzet bulurlar, Müslümanları nikâhlarlar, onlara varis olurlar, ganimetten pay alırlar. Öldükleri zaman ise Allah onlardan bu izzeti alır.”[13]
Cabir b. Abdillah radiyallahu anhuma şöyle demiştir: “Bizler Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında münafıkları “Kâfirler” diye isimlendirmezdik.”[14]

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in vefatından sonra ise vahiy kesildiği için münafıklar nifaklarını daha açık ortaya koymaya başlamışlar, ashab da buna göre tavır almışlardır. Nitekim Buhari'nin rivayet ettiği haberde Huzeyfe radıyallahu anh bunu açıkça belirtmiş, artık nifakın gizli olmadığını söylemiştir.

Kadının Kendi Ailesi Aleyhine Hissî Hükümlerine Karşı Uyarı:

Burada kadının kendi ailesi hakkında küfrüne şahitliği hususunda meseleye hissî yaklaşıp yaklaşmadığına dikkat edilmesi gerekir. Zira bazen hissî yaklaşımlar sebebiyle kadın adil şahitlikte bulunmamakta, ailesiyle birlikte yaşamaktan biran önce kurtulma arzusu veya evlenmek istediği kimseye karşı tutkusu sebebiyle meseleyi olduğundan daha farklı arz etmiş olabilir. Bu durumda meselenin tahkiki gerekir.
Ancak dinini yaşamak istemesinden dolayı ailesinden baskı ve eziyet gördüğü için dışlanan veya dinine düşmanlık edenlerden kaçarak Allah’a ve rasulüne itaat üzere bir hayatı arzuladığı için zulümden hicret eden ve adaletine güvenilen kadınlar hakkında tek kadının şahitliğine de itibar edilir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
Ey iman edenler! Mü’min kadınlar hicret ederek size geldiklerinde onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Şayet onların mü’min kadınlar olduğunu öğrenirseniz, artık sakın onları kâfirlere döndürmeyin. Ne bunlar onlara helaldir, ne de onlar bunlara helal olur. Onlara harcadıklarını verin. Ücretlerini verdiğiniz takdirde onları nikâhlamanızda size bir güçlük yoktur..” (Mumtehine 10)
Görüldüğü üzere imtihan edilerek doğru söylediğine güvenilen tek kadın dahi olsa şahitliği kabul edilir.

Kadının Salih Bir Kimseyi Velî Tayin Etmesi

Müslümanların kadısı bulunmadığında, müslümanların adaletine güvendikleri bir kimse onun velisi olur.
İbn Kudame şöyle demiştir: “Kadının velisi yoksa ve yetki sahibi bir idareci bulunmazsa İmam Ahmed’den gelen bir rivayete göre adil bir kimse, kızın izniyle onu evlendirir.”
Zamanımızda müslümanların yöneticisi bulunmadığı için velisi olmayan bakire kızın velisi kendilerine itibar edilen bizden olan, tevhid ve sünnet ehli âlimler olur. Zira ashab, Nisa 59. Ayetinde geçen ulu’l-emrin âlimler olduğunu söylemişlerdir.
Atâ b. Ebi Rabah rahimehullah Allah Azze ve Celle’nin: “Allah’a itaat edin, rasule itaat edin ve sizden olan yetki sahiplerine de” (Nisa 59) ayeti hakkında dedi ki:
“Yetki sahipleri ile kastedilen ilim ve fıkıh ehlidir. Rasule itaat kitap ve sünnete ittiba etmektir.”[15]
El-A’meş rahimehullah dedi ki: “Mucahid b. Cebr rahimehullah Allah Teâlâ’nın: “Allah’a itaat edin, rasule itaat edin ve sizden olan yetki sahiplerine de” (Nisa 59) ayeti hakkında dedi ki:
“Yetki sahipleri ile kastedilen ilim ve fıkıh ehlidir.”[16]
İbn Ebi Nuceyh rahimehullah’tan: “Mucahid b. Cebr rahimehullah Allah Teâlâ’nın: “Allah’a itaat edin, rasule itaat edin ve sizden olan yetki sahiplerine de” (Nisa 59) ayeti hakkında dedi ki:
“Yetki sahipleri ile kastedilen akıl (diğer rivayette: ilim) ve Allah Azze ve Celle’nin dininde fıkıh sahibi olanlardır.”[17]
Hasen el-Basrî rahimehullah dedi ki: Allah Teâlâ’nın: “Allah’a itaat edin, rasule itaat edin ve sizden olan yetki sahiplerine de” (Nisa 59) ayetinde geçen yetki sahipleri ile kastedilenler âlimler ve fakihlerdir.”[18]
İbrahim en-Nehâî rahimehullah dedi ki: “Sizden olan yetki sahipleri” (Nisa 59) kavlinde kastedilenler fakihler ve âlimlerdir.”[19]
Kadın dul ise ve müslüman bir velisi yoksa velisini kendisi, salih müslümanlardan birini vekil tayin ederek belirleyebilir:
Umm Hakîm bt. Kârız, Abdurrahman b. Avf radiyallahu anh’e: “Beni birçok kimse istiyor. Uygun gördüğün biriyle beni evlendir” dedi. Abdurrahman radıyallahu anh:
“Nikâh yetkini bana verdin mi?” dedi. O da: “Evet” dedi. Bunun üzerine
“Seni (kendime) nikâhladım” dedi.[20]
Abdurrahman radıyallahu anhe göre nikâh veya bir şeyin satışında vekil olan onu kendisine alabilir ve bu vekâleti tek lafızda üstlenebilir.
Yine dul olan Umm Suleym radiyallahu anha, Ebu Talha radiyallahu anh ile evlenirken oğlu Enes radıyallahu anhı velisi olarak tayin etmiştir.


Sabit el-Bunanî ve İsmail b. Abdillah b. Ebi Talha rahimehumallah’tan: Enes b. Malik radiyallahu anh dedi ki: “Ebu Talha radiyallahu anh Umm Suleym radiyallahu anha’ya talip oldu ve dedi ki:
“Ey Ebu Talha! Bilmiyor musun ki kendisine ibadet ettiğin ilahın yeryüzünde biten ağaçlardandır. Falan oğullarından bir Habeş’li onu getirmektedir. Müslüman olursan senden başka bir mehir istemem. Ne dersin?” O da dedi ki: “Meseleyi bir düşüneyim.” Böylece gitti ve sonra gelip dedi ki “Şehadet ederim ki Allah’tan başka ibadete layık hak ilah yoktur ve Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah’ın rasulüdür.” Bunun üzerine Umm Suleym radiyallahu anha dedi ki: Ey Enes! Ebu Talha ile beni evlendir."
Muslim'in şartına göre sahih. Ebu’l-Kasım el-Hannâî el-Hannaiyyat (177) İbn Huzeyme Fevaidu’l-Fevaid (6) Ebu’l-Feth er-Razi Min Hadisi’l-Kısar (4) Hâkim (2/195) Nesâî Sunenu'l-Kubrâ (5395) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (2/60) Ebu Nuaym Marife (7937) Ebu Bekr eş-Şafii el-Gaylaniyyat (317) Beyhakî (7/132) Beyhakî el-Hilafiyyat (4089) İbn Asakir Tarih (19/401) İbnu’l-Cevzi et-Tahkik (1723) es-Subkî Mu’cemu’ş-Şuyuh (s.228)
 
Umm Habibe  radiyallahu anha, habeşistanda iken kocası irtidat edince, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona talip olmuş, o da amcasının oğlu Halid b. Said radiyallahu anh’ı kendisine vekil tayin etmiştir. Zira babası (Ebu Sufyan) o sırada müslümanlarla harp halinde olan müşriklerden idi. Bkz. Beyhaki Marife (13693) Beyhaki Sunenu's-Sagir (2380)

Yöneticinin Velîsi Bulunmayan Kadını Evlendirmesi:

Ukbe b. Âmir radiyallahu anh’den: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bir adama:
 Seni falanca kadınla evlendirmemi ister misin?” buyurdu. O kimse de: “Evet” dedi. Sonra kadına:
Seni falanca kimseyle evlendirmemi ister misin?” buyurdu. Ka­dın da:
“Evet” dedi. Bunun üzerine onları birbiriyle evlendirdi...”[21]
Allah en iyi bilendir. Hamd ve minnet Allah’adır.
Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî



[1] Hasen. Ahmed (6/166) Tirmizî, (1102); İbn Mâce, (1879) Ebû Dâvud, (2083) İbn Hibban (1247-Mevarid) Hakim (2/168) İbnu’l-Carud (700) Darekutni (3/221).
[2] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Temmam Fevaid (1431-36) Ahmed (4/394, 413, 418) İbn Hibbân (9/389, 400) Hâkim (2/184, 186, 187) İbnu’l-Carud (701-704) Serrac (600) Tayalisi (525) İbn Ebî Şeybe (3/273, 274, 8/375) Ebû Dâvûd (2085) Tirmizî (1101) İbn Mâce (1881) Dârimî (2228) Darekutni (3514, 3518) Said b. Mansur (527) Ru’yani (447-449, 508) İsmailî Mu’cemu’ş-Şuyuh (247) Begavi Şerhu’s-Sunne (2261) Ebû Ya'lâ (13/195) Bezzar (8/107, 110, 111, 112) Taberânî Evsat (1/211, 8/42) Ebu Nuaym Tarihu İsbehan (s.65) İbnu’l-Arabi Mu’cem (296, 1501) Tahavi Şerhu Meani’l-Asar (3/8, 9) İbn Hazm el-Muhalla (9/452) İbnu’l-Munzir el-Evsat (7176) İbnu’l-Mukri Mu’cem (115, 286, 561) Hatib Tarih (2/214, 6/40, 279, 13/85) İbn Asakir Tarih (5/449, 54/237) Deylemi (7959) Beyhaki (7/107-109) el-Elbani es-Sahiha (1/623) Mukbil b. Hadi Sahihu’l-Musned (815)
[3] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Darekutni (3/227, 228) İbn Mâce (1882) Beyhaki (7/110, 112) el-Elbani İrvau’l-Galil (6/249)
[4] Sahih. İbn Mace (1882) Darekutni (3/227) Beyhaki (7/110) el-İrva (1841)
[5] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. İbn Ebî Şeybe (3/458) Abdurrazzak (6/158) İbn Hazm el-Muhalla (9/453) Beyhakî Marife (13525)
[6] Sahih. Ahmed (1/219) Muslim (1421) Ebu Davud (2098) Tirmizi (1108) Nesai (3260) İbn Mace (1870) Malik (2/524)
[7] Sahih. Ebu Davud (2100) Nesai (3263)
[8] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. İbn Hibbân (9/399) Abdurrazzak (6/145) Ahmed (1/234) Ebû Dâvûd (2100) Nesâî (3263) Darekutni (3/239) Beyhakî (7/119)
[9] Sahihu İbn Hibban (9/399)
[10] Sahih. Buhârî (5138); Ebû Dâvud (2101); Tirmizi (1108) Nesa‘î (3268) İbn Mâce (1873).
[11] Sahih. Buhari (4529) Ebu Davud (2087) Tirmizi (2981)
[12] Taberi Tefsir (5/709) İbnu’l-Munzir Tefsir (844) İbn Ebi Hatim Tefsir (4034)
[13] Hasen. Taberi (1/337, 348, 369) İbn Ebî Hâtim (158, 167, 172)
[14] Muslim'in şartına göre sahih. Ebû Ya'lâ (4/88)
[15] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Ebu Mutî el-Mısrî Cuz’ân Min Emali (s.17) Dârimî (225) Said b. Mansur Tefsir (655) Taberî Tefsir (7/180, 181) İbnu’l-Munzir Tefsir (1931-32) İbn Vehb el-Cami Fi’t-Tefsir (2/9) el-Lalekai İtikad (75) Hatib el-Fakih ve’l-Mutefakkih (100-104) Tahavi Şerhu Muşkili’l-Asar (4/183) İbn Abdilber Camiu Beyani’l-İlm (1417)
[16] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Temmam er-Razi Fevaid (631) Veki Nushatu Ani’l-A’meş (20) Ebu Hayseme el-İlm (62) Taberî Tefsir (7/179, 180, 181) İbn Ebî Hâtim Tefsir (5535) İbnu’l-Munzir Tefsir (1934) Said b. Mansur Tefsir (653, 656) İbn Vehb el-Cami Fi’t-Tefsir (1/100) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (3/292) el-Lalekai İtikad (77) Acurri Ahlaku Hameleti’l-Kur’ân (66) Hatib el-Fakih ve’l-Mutefakkih (93-99)
[17] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. İbn Ebi’d-Dunya el-Akl ve Fadlih (74) Abdurrazzak Tefsir (1/166) İbn Ebî Şeybe (7/567) Taberî Tefsir (7/180) İbnu’l-Munzir Tefsir (1928) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (3/293) Beyhakî el-Medhal (271)
[18] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Hatib el-Fakih ve’l-Mutefakkih (105) Taberî Tefsir (7/181) Abdurrazzak Tefsir (1/166) Said b. Mansur Tefsir (654) İbn Ebî Hâtim Tefsir (5536) Beyhakî el-Medhal (272)
[19] Buhârî ve Muslim'in şartlarına göre sahih. Acurrî Ahlaku’l-Ulema (s.21) Acurri Ahlaku Hameleti’l-Kur’ân (67)
[20] Sahih. Buhari (9/188) İbn Sad (8/472) Buhari'nin muallak olarak zikrettiği bu rivayeti İbn Sa'd mevsul olarak rivayet etmiş, el-Elbani İrvau'l-Galil'de sahih olduğunu söylemiştir.
[21] Muslim'in şartına göre sahih. Kasım b. Kutlubuga Musnedu Ukbe b. Amir (176) İbn Hibbân (9/381) Hâkim (2/198) Ebû Dâvûd (2117) Taberânî Evsat (1/221) Beyhakî (7/232) el-Elbani İrvau’l-Galil (1924, 1940) Mukbil b. Hadi Sahihu’l-Musned (938)

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)