Soru: Namaz
kılmıyorken evlenen kimsenin nikâhı sahih midir? Tevbe ettikten sonra nikâhın
yenilenmesi gerekir mi? Nikâh yenilenmeden önce meydana gelen çocukların hükmü
nedir?
Şeyh Muqbil b.
Hadi’nin cevabı: Âlimlerin görüşlerinden sahih olanına göre namazı terk eden kâfir
sayılır. Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kul ile küfr veya şirk
arasında namazın terki vardır” buyurmuştur. Ebu Davud’un Sünen’inde Burayde radiyallahu
anh, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Bizimle
onlar arasındaki ahid namazdır. Namazı terk eden kâfir olmuştur.”
Buna göre ilim
ehlinin görüşlerinden sahih olanı; bu nikâh akdinin batıl oluşudur. Nikâhın
yenilenmesi gerekir. Çocuklara gelince, bunlar onun çocuklarıdır. Zira nikâh
bir şüphe üzerinedir. Yine ilim ehlinin cumhuruna göre onlar namazı terk edeni kâfir
görmezler. Fakat sizler namazı terk etmenin kâfir olmayı gerektirdiğini
işittiniz. Sahih olan onun kâfir olduğudur. Allah yardımcımız olsun.”
Kaynak: Es’iletu
Ehli Teris
Tercüme: Ebu
Muaz
* Bu fetva hakkında uyarı: Sitede tercüme edip yayınladığım fetvaların bütün içeriğini onayladığım veya bunları tamamen doğru bulduğum anlamına gelmez. Nakil sorumluluğundan dolayı fetvaları olduğu gibi tercüme ve naklediyorum. Okuyuculara düşen şey, delile mutabık olanı kabul etmek, delile aykırı olanı ise sözün sahibine bırakmaktır.
Şeyh Muqbil rahimehullah'ın bu fetvası ile ilgili olarak da şunları hatırlatmak gerekir: Sorumluluk ancak ilimle başlar. Dolayısıyla namazın terkinin küfür olduğunu bilmeden önce kıyılan nikahın geçersizliğinden söz edilemez. Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem cahiliyye döneminde kıyılan nikahların yenilenmesini emretmemiştir. Namazın terkinin küfür olduğunu öğrendikten sonra namazı terk etmeye devam eden ve Müslüman olduğunu iddia eden kimseler ise münafık hükmündedirler, dünyadaki hüküm olarak nikahları ve akitleri geçerlidir. Ancak bu kimselerin Allah katındaki hükümleri hallerinin hakikatine göre olur. Buna göre eşlerden biri namazın terkinin küfür olduğunu bilmekle beraber namazı terk ediyorsa, o kişinin eşi, nikahının bâtıl hale geldiğini ve insanlar katında nikahı geçerli sayılsa bile bu nikahı devam ettirmenin zina olduğunu bilmelidir.
* Bu fetva hakkında uyarı: Sitede tercüme edip yayınladığım fetvaların bütün içeriğini onayladığım veya bunları tamamen doğru bulduğum anlamına gelmez. Nakil sorumluluğundan dolayı fetvaları olduğu gibi tercüme ve naklediyorum. Okuyuculara düşen şey, delile mutabık olanı kabul etmek, delile aykırı olanı ise sözün sahibine bırakmaktır.
Şeyh Muqbil rahimehullah'ın bu fetvası ile ilgili olarak da şunları hatırlatmak gerekir: Sorumluluk ancak ilimle başlar. Dolayısıyla namazın terkinin küfür olduğunu bilmeden önce kıyılan nikahın geçersizliğinden söz edilemez. Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem cahiliyye döneminde kıyılan nikahların yenilenmesini emretmemiştir. Namazın terkinin küfür olduğunu öğrendikten sonra namazı terk etmeye devam eden ve Müslüman olduğunu iddia eden kimseler ise münafık hükmündedirler, dünyadaki hüküm olarak nikahları ve akitleri geçerlidir. Ancak bu kimselerin Allah katındaki hükümleri hallerinin hakikatine göre olur. Buna göre eşlerden biri namazın terkinin küfür olduğunu bilmekle beraber namazı terk ediyorsa, o kişinin eşi, nikahının bâtıl hale geldiğini ve insanlar katında nikahı geçerli sayılsa bile bu nikahı devam ettirmenin zina olduğunu bilmelidir.