Cahillerin önder edinilmesi sebebiyle Allah’ın dinine karşı
işlenen cinayetler hızla artmaktadır. Bursa’da “Milletin hocası” diye lanse
edilen ancak olsa olsa ancak Dernekçi sapıkların hocası olabilecek bir kara
cahil, Şura suresinde geçen “zulme uğradıkları zaman kendi aralarında yardımlaşanlar”
kavlini tahrif ederek Demokrasi küfrüne destek olmaya delil getirmiş. Etrafında
ona icabet eden uyuzlar da huşu ile dinliyorlar!
Hiç kimse “Demokrasi dinine destek için Kur’anda ayet mi
inmiş?” demiyor!
Zulme sen mi, yoksa desteklediğin demokrasi mi uğradı da
sokağa çıktın? demiyor!
Mevcut yönetimde Allah’ın indirdiğinden başkasıyla
hükmediliyor olması zaten zulüm değil miydi? Demiyor!
Senin Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
yönlendirmelerine muhalefet ederek insanları sokağa çağırman zulüm değil mi? Demiyor!
Allah’ın dini için dostluk ve düşmanlığın iptal edilip “Biz
her kesime eşit mesafedeyiz” mesajını verenleri desteklemekten, Allah’ın
dininin kurallarının iptal edilmesinden, kadın erkek karışık, çalgılı çengili, ümmeti
bölen kör bayrakların altında toplanmayı İbrahim aleyhisselam’ın tevhide davet
safı gibi lanse etmekten daha büyük zulüm var mı ki? Demiyor!
Zamanında hadis ehlinin tevhid davetine karşı çıkarak,
dalavereler çevirerek, deyyusluk davetine ön ayak olarak hakka düşmanlık eden,
sahih islam davetini reddeden bu zındık, Allah’ın ayetini hevasına göre
yorumladıktan biraz sonra bir fecaat daha işleyerek Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’e de bir iftira ediyor! İbrahim aleyhisselam ateşe atıldığında
karıncanın ağzında su taşıdığı ve kendisine soranlara “tarafımız belli olsun”
dediği şeklinde kıssacıların dilinde meşhur olan bir hikayeyi Rasulullaha
nispet ediyor ve “Ahmed, Müsned’inde sahih olarak rivayet etti” diyor!
Doğrusu, keler dışında bütün hayvanların İbrahim aleyhi's-selâm’ın
ateşini söndürmek için yardım ettikleri sahih olarak rivayet edilmiştir. Fakat
bu kadar. Karınca kıssası ne Ahmed’in müsned’inde geçer, ne de başka bir hadis
kitabında. Çocukluğumda ilim talep ettiğim sıralarda hocalarımdan birisi
Mearicun-Nubuvve adlı bir kitaba nispet ederek bu israiliyyat kıssayı anlatmıştı.
Mearicu’n-Nubuvve kitabı Altıparmak efendi tarafından peygamberler tarihi adıyla
tercüme edilmiş, rivayet ilmi açısından bir değeri olmayan, çokça israiliyyat
ve uydurma rivayetler de içeren bir kıssa kitabıdır.
Rasul sallallahu aleyhi ve sellem'e ve Ahmed b. Hanbel'e iftira ederek nakledilmeseydi, bu karınca kıssası ibret içeren bir kıssadır, o ayrı. Tarafımız belli olsun, çok doğru. Sizin tarafınızın İbrahim aleyhisselamın mücadele ettiği şirk tarafı olduğunu öğrendik, Fetocuların sapıklığına karşı demokrasi küfründen taraf olduğunuzu, tevhid ehlinden ve rasule uyanlardan taraf olmadığınızı öğrendik, ibret aldık!
Yukarıda işaret edilen şahıs, hevasını
desteklemek için yalan söyleyen bir kimsedir. Tuhaftır ki Ebu Said’in
etrafında serpilen Ebu Emre, Mesut Körpe, Bilgin Yalçın, Merve Tosun gibi, ondan uzaktan da olsa ders kayıtlarını dinleyerek istifade eden daha
birçok kimsede aynı yalancılık ve sahtekarlık ahlakları müşahede edilmektedir. Hepsi de selefilik iddia ettiği halde hiçbirisi selefin menhecinden hoşlanmıyor. Öyle
görülüyor ki hocalarından hakkı öğrenecekleri yerde iki yüzlülük, desise ve
dolapçılık huyunu kapmışlar!
Allah’ın dinini hevalarına göre uydurma arzularına karşı
çıkıp onların batıllarını reddedecek olan ilim ehlini saf dışı bırakmak için
neden düşmanlık ettikleri şimdi daha iyi anlaşılıyor! Onlara bâtıllarına ses
çıkarmayacak, tökezlemelerini pışpışlayacak, çiçek atınca yüzlerine gülüverecek
Ebu Said gibi hocalar daha güzel uyar! Beraberce parti propagandası yapsınlar,
belki aralarından milletvekili, bakan vs çıkar!
Dünyalarının güya 10 sene geriye gitmemesi için Tevhid
davetinin 1000 sene geriye gitmesine razı oluyorlar!
Bu yazının ardından da havlamalarını hırlamaya çevirecekler,
tekfirci vs. iftira atacaklar biliyorum, farkındayım. Buna benzer ithamlar münafıkların eskiden beri devam edegelen adetidir, bu iftiralara hedef olmak da hakka davet edenlerin
eskiden beri devam edegelen sünnetidir. Buna rağmen "İt ürür kervan yürür!"