Selefî birisi, mecazen
alim olan, İmam Ahmed’in mezhebini taklid eden biriyle karşılaşır ve ona şöyle
sorar:
“Elbiseden ya da bedenden
necaseti nasıl temizlersin?” Taklitçi ona şöyle cevap verir:
“Bizim mezhebimize göre
onu yedi kere yıkar.” Selefî ona şöyle der:
“Bu konudaki delilin
nedir?” Taklitçi ona şöyle cevap verir:
“Benim delilim İbn Ömer
radıyallahu anhuma’dan gelen rivayettir. O, şöyle demiştir:
“Necasetleri yedi kere
yıkamakla emrolunduk.” İbn Ömer radıyallahu anhuma’nın sözü merfu hükmündedir.”
Selefî ona şöyle der:
“Lakin bu hadisin sünnet
kitaplarında aslı yoktur.” Taklitçi şöyle der:
“Fakat bu (hadis) İbn Kudame’nin
el-Muğni adlı kitabında var.” Selefî ona şöyle der:
“Lakin İbn Kudâme hadisi
senetsiz bir şekilde zikretmiştir ve sünnet kitaplarından her hangi birine de
dayandırmamıştır. Bu delil değildir.” Taklitçi şöyle der:
“Sahih başka deliller
olabilir.” Selefî şöyle der:
“O delil nedir?” Taklitçi:
“Bilmiyorum” diye cevap
verir. Selefî şöyle der:
“Mezhebinin İmamı Ahmed
b. Hanbel’den rivayet olunmuştur ki, necaset bulaşan şeyin üç kez yıkanması
gerekir. Bunun sebebi, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, uykudan
kalkan kimsenin ellerini üç kez yıkamasını emretmesidir. Çükü kişi, ellerinin
nerede gecelediğini bilmez. Niçin bunu söylemiyorsun?” Taklitçi şöyle cevap
verir:
“Şeyh Mer’î b. Yusuf
el-Makdisî’nin “Delilu’t-Tâlib” adlı kitabında ve “Menâru’s-Sebîl” şerhinde (1/50)
geçtiği üzere o yedi kere yıkamayı şart koşmaktadır. Biz de böyle söylüyoruz.”
Selefî ona şöyle der:
“Ben sana bunun hilafına
olan delilleri zikrettim ve ayrıca (mezhep) İmamının kendisinden de bunun zıttı
rivayet edilmiştir.” Taklitçi şöyle der:
“Belki de sonraki
âlimler, önceki âlimlerin delillerine muhalif olan delillere ulaşmışlar ve o
yüzden bu şekilde söylemişlerdir.” Selefî ona şöyle der:
“Sahih hadisi, (mezhep)
imamının sözünü ve âlimlerin çoğunun sözlerini sonradan gelen bazı mezhep âlimlerinden
dolayı terk mi ediyorsun?” Taklitçi şöyle der:
“Ben mezhebimin görüşünü
alırım. Delili bilmek ya da bilmemek bana zarar vermez. Sorumluluk onların
(mezhep imamlarının)dır.” Selefî ona şöyle der:
“Sahih hadise muhalefet
etse de mezhebinin görüşünü mü alacaksın?” Taklitçi şöyle cevap verir:
“Mezhebim benden daha iyi
bilir.” Böylece sünnete ve doğruya muhalif olmasına rağmen, bu taklitçi kendi
görüşünde ısrar ve mezhebinde inat eder.