Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

18 Aralık 2019 Çarşamba

Bir Selefî İle Hanbelî Taklitçisi Arasındaki Diyalog


Selefî birisi, mecazen alim olan, İmam Ahmed’in mezhebini taklid eden biriyle karşılaşır ve ona şöyle sorar:
“Elbiseden ya da bedenden necaseti nasıl temizlersin?” Taklitçi ona şöyle cevap verir:
“Bizim mezhebimize göre onu yedi kere yıkar.” Selefî ona şöyle der:
“Bu konudaki delilin nedir?” Taklitçi ona şöyle cevap verir:
“Benim delilim İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan gelen rivayettir. O, şöyle demiştir:
“Necasetleri yedi kere yıkamakla emrolunduk.” İbn Ömer radıyallahu anhuma’nın sözü merfu hükmündedir.” Selefî ona şöyle der:
“Lakin bu hadisin sünnet kitaplarında aslı yoktur.” Taklitçi şöyle der:
“Fakat bu (hadis) İbn Kudame’nin el-Muğni adlı kitabında var.” Selefî ona şöyle der:
“Lakin İbn Kudâme hadisi senetsiz bir şekilde zikretmiştir ve sünnet kitaplarından her hangi birine de dayandırmamıştır. Bu delil değildir.” Taklitçi şöyle der:
“Sahih başka deliller olabilir.” Selefî şöyle der:
“O delil nedir?” Taklitçi:
“Bilmiyorum” diye cevap verir. Selefî şöyle der:
“Mezhebinin İmamı Ahmed b. Hanbel’den rivayet olunmuştur ki, necaset bulaşan şeyin üç kez yıkanması gerekir. Bunun sebebi, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, uykudan kalkan kimsenin ellerini üç kez yıkamasını emretmesidir. Çükü kişi, ellerinin nerede gecelediğini bilmez. Niçin bunu söylemiyorsun?” Taklitçi şöyle cevap verir:
“Şeyh Mer’î b. Yusuf el-Makdisî’nin “Delilu’t-Tâlib” adlı kitabında ve “Menâru’s-Sebîl” şerhinde (1/50) geçtiği üzere o yedi kere yıkamayı şart koşmaktadır. Biz de böyle söylüyoruz.” Selefî ona şöyle der:
“Ben sana bunun hilafına olan delilleri zikrettim ve ayrıca (mezhep) İmamının kendisinden de bunun zıttı rivayet edilmiştir.” Taklitçi şöyle der:
“Belki de sonraki âlimler, önceki âlimlerin delillerine muhalif olan delillere ulaşmışlar ve o yüzden bu şekilde söylemişlerdir.” Selefî ona şöyle der:
“Sahih hadisi, (mezhep) imamının sözünü ve âlimlerin çoğunun sözlerini sonradan gelen bazı mezhep âlimlerinden dolayı terk mi ediyorsun?” Taklitçi şöyle der:
“Ben mezhebimin görüşünü alırım. Delili bilmek ya da bilmemek bana zarar vermez. Sorumluluk onların (mezhep imamlarının)dır.” Selefî ona şöyle der:
“Sahih hadise muhalefet etse de mezhebinin görüşünü mü alacaksın?” Taklitçi şöyle cevap verir:
“Mezhebim benden daha iyi bilir.” Böylece sünnete ve doğruya muhalif olmasına rağmen, bu taklitçi kendi görüşünde ısrar ve mezhebinde inat eder.

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)