Bir Selefî, Şafiî
mezhebini taklit eden (mecazen) âlim bir kimse ile karşılaşır ve ona şöyle der:
“Namaz kılmakta olan bir
kimsenin, içerisinde secde ayeti bulunan bir sureyi bilerek okuması hakkındaki
görüşün nedir?” Taklitçi şöyle der:
“Bunu kasten yapması iyi değildir.”
Selefî ona şöyle der:
“Söylenecek söz sadece bu
amelin iyi olmadığı mı, yoksa gerçekte caiz olmadığı mıdır?” Taklitçi, tedirgin
bir şekilde şöyle der:
“Doğru, biz diyoruz ki
namaz kılan bir kimsenin namazında içerisinde secde ayeti bulunan bir sureyi
bilerek okuması caiz değildir.” Selefî ona şöyle der:
“Cuma günü sabah
namazında secde suresini okuması ile alakalı görüşün nedir?” Taklitçi şöyle
cevap verir:
“Böyle yapmasında bir sakınca
yoktur. Hatta Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in çokça yaptığı bir şey
olduğu için müstehaptır.” Selefî ona şöyle der:
“Namaz kılan şahsın, Cuma
günü sabah namazında secde etmek için kasten Secde Suresi’ni okumasına ne
dersin?” Taklitçi şaşırır ve şöyle der:
“Bir sakınca olmadığını
zannederim.” Selefî ona şöyle der:
“İçerisinde secde ayeti
olan bir sureyi Cuma günü sabah namazında okumanla diğer namazlarında okuman
arasındaki fark nedir?” Taklitçi şöyle der:
“Cuma günü sabah namazında
secde suresini okumak Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den sabittir ve bundan
dolayı bunu müstehap görürüz. Ama başka namazlarda caiz değildir.” Selefî ona
şöyle der:
“Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem’den Cuma sabahı dışında da, içerisinde secde ayeti bulunan sure
okuduğu sabittir.” Selefî burada Sahihu Müslim’i açar ve ona Ebû Râfi’ hadisini
rivayet eder: Ebû Râfi radıyallahu anh şöyle dedi:
“Ebû Hureyre radıyallahu
anh ile yatsı namazını kıldım. O, namazda İnşikak sûresi’ni okudu ve secde
yaptı. Ben O’na: “Bu secde nedir?” dedim. Bana dedi ki: “Ebu’l-Kâsım sallallahu
aleyhi ve sellem’in arkasında namaz kılarken bu surede secde ettim ve O’na
kavuşuncaya kadar da bunu yapmaya devam edeceğim”[1] Selefî şöyle devam eder:
“Peki buna ne dersin?” Taklitçi
şöyle cevap verir:
“Belki de Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem secde etme kastı olmaksızın (bu sûreyi) okumuştur.” Selefî ona
şöyle der:
“Sure bölünmez bir bütün
olup, secde de ona dâhil değil midir?” Taklitçi:
“Evet, öyledir” der.
Fakat buna rağmen:
“Ben bilmem, mezhebim benden
daha iyi bilir” der.
Taklitçilerin çoğunluğu,
sahih hadisle amel etmeye ancak mezhep taassubundan dolayı itiraz ederler. Hâlbuki
diğer imamların, bunların sadece şahsi görüşle itiraz ettikleri bu hadise uygun
görüş belirttiklerini de bilmektedirler.