Sevgili kardeşim!
Asılları muhafaza edip,
onlarla ilgilenmeye özen göster.
Şunu iyice bil ki, Kur'an ve sünnet
hükümlerini muhafaza etmekle meşgul olan,
fakihlerin sözlerine bakıp,
bunları
içtihatlarına yardımcı,
tetkik yollarına anahtar,
birçok mânaya yorumlanabilen
kapalı ifadelere tefsir olarak gören,
mutlaka bağlanılması gereken sünnetleri
taklid edercesine; imamlardan herhangi birini, üzerinde hiç düşünmeksizin taklid
etmeyen,
âlimlerin meşgul olduğu sünnetleri ezber ve anlama işinden uzak
kalmayan,
araştırma ve anlamalarda onları takip eden,
yaptıkları çalışmalardan
dolayı onlara şükranlarını sunan,
çoğunluğu oluşturan doğru görüşlerden dolayı
da onları takdir eden,
ancak kendilerini hatasız görmedikleri gibi onları da hatalardan
uzak görmeyen kişi,
selef-i salihîn yoluna tutunmuş, doğru yolu bulmuş ve
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine ve sahâbîlerin (Allah
onlardan razı olsun) yoluna tâbi olmuştur.
Kendisini tetkikten ve zikrettiğimiz
hususlardan muaf görüp, re’y ile yetinerek sünnetlerden yüz çeviren kimse sonunda
hem sapar hem de saptırır.
Yine bütün bunları bilmeyen kimse ilimsiz olarak
fetva vermeye kalkar ki bu, körlüğün en şiddetli ve yolların en saptırıcısıdır.
İşittiririm, şayet
seslendiğimde diri olursan
Lakin seslendiğim
kimsede hayat yoktur
Kötüleyici sözden
kurtulacak değilim
Dağ üzerindeki bir
mağarada olsam dahi
İnsanlardan selametle
kurtulan kimdir?
Gözlerinden kaybolsam,
saklandığım yayılır
Ey kardeşim! Bil ki; sünnet ve Kur’ân iki
asıldır. Re’y bu ikisine göre ölçülür. Sünnet, re’ye göre ölçülmez. Aslı
bilmeyen fürûya asla ulaşamaz!!!