El-Haşrac
b. Nubate el-Absî rahimehullah’tan: “Said b. Cumhan rahimehullah bana şöyle
anlattı:
أَتَيْتُ
عَبْدَ اللهِ بْنَ أَبِي أَوْفَى وَهُوَ مَحْجُوبُ الْبَصَرِ فَسَلَّمْتُ
عَلَيْهِ
قَالَ لِي مَنْ أَنْتَ؟ فَقُلْتُ أَنَا سَعِيدُ بْنُ جُمْهَانَ قَالَ فَمَا فَعَلَ
وَالِدُكَ؟ قَالَ قُلْتُ قَتَلَتْهُ الْأَزَارِقَةُ قَالَ لَعَنَ اللهُ
الْأَزَارِقَةَ لَعَنَ اللهُ الْأَزَارِقَةَ حَدَّثَنَا رَسُولُ اللهِ صَلَّى
اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُمْ كِلَابُ النَّارِ قَالَ قُلْتُ الْأَزَارِقَةُ
وَحْدَهُمْ أَمِ الْخَوَارِجُ كُلُّهَا؟ قَالَ بَلِ الْخَوَارِجُ كُلُّهَا قَالَ
قُلْتُ فَإِنَّ السُّلْطَانَ يَظْلِمُ النَّاسَ وَيَفْعَلُ بِهِمْ قَالَ
فَتَنَاوَلَ يَدِي فَغَمَزَهَا بِيَدِهِ غَمْزَةً شَدِيدَةً ثُمَّ قَالَ وَيْحَكَ
يَا ابْنَ جُمْهَانَ عَلَيْكَ بِالسَّوَادِ الْأَعْظَمِ عَلَيْكَ بِالسَّوَادِ
الْأَعْظَمِ إِنْ كَانَ السُّلْطَانُ يَسْمَعُ مِنْكَ فَأْتِهِ فِي بَيْتِهِ
فَأَخْبِرْهُ بِمَا تَعْلَمُ فَإِنْ قَبِلَ مِنْكَ وَإِلَّا فَدَعْهُ فَإِنَّكَ
لَسْتَ بِأَعْلَمَ مِنْهُ
“Abdullah
b. Ebi Evfa radiyallahu anh’e gittim. Onun gözü görmüyordu. Selam verdim. Bana:
“Sen kimsin?” dedi. Ben de: “Ben Said b. Cumhan’ım” dedim. Dedi ki:
“Baban
ne yaptı?” dedim ki: “Onu (Harici gruplardan olan) Ezarika öldürdü.” Dedi ki:
“Allah
Ezarika’ya lanet etsin. Allah Ezarika’ya lanet etsin. Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem bize şöyle söylemişti:
“Onlar
cehennem köpekleridir.” Dedim ki: “Sadece Ezarika mı yoksa bütün Hariciler
hakkında mı?” Dedi ki:
“Bilakis
bütün Hariciler hakkında söyledi.” Dedim ki: “Muhakkak ki yönetici insanlara
zulmediyor ve şöyle şöyle yapıyor.” Bunun üzerine elimi tuttu, şiddetli bir
şekilde çekti ve sonra dedi ki:
“Yazık
sana ey İbn Cumhan! Sana sevadu’l-a’zamı (büyük karaltıyı) tavsiye ederim. Sana
sevadu’l-a’zamı tavsiye ederim. Eğer yönetici seni dinlerse evine git ve
bildiklerini ona haber ver. Senden kabul ederse eder, kabul etmezse onu bırak. Çünkü
sen ondan daha iyi bilemezsin.”[1]
* İbn Kayyım rahimehullah
şöyle demiştir: “Hadis imamlarından birine sevadu’l-azamdan bahsedilince şöyle
demiştir: “Sevadu’l-azamın ne olduğunu bilir misin? O Muhammed b. Eslem et-Tusî
ve ashabıdır.” İhtilaf ehli işleri tersine döndürmüşler, sevadu’l-azam, hüccet
ve cemaati; cumhur (çoğunluk) diye iddia etmişlerdir. bu çoğunluğu sünnetin
ölçüsü saymışlardır. Ehlinin az olması ve asırlarda ve beldelerde tek kalmaları
sebebiyle sünneti; bid’at, marufu; münker görür hale gelmişlerdir. “Ayrılanın
cehenneme ayrılmış olacağı” cemaati, insanların çoğunluğu zannetmişlerdir. İhtilaf
ehli bilmezler ki; bütün insanlar onun üzerinde olsalar bile şaz; hakka aykırı
düşendir. Hak üzere olan tek kişi ise cemaattir. Nitekim Ahmed b. Hanbel’in
zamanında küçük bir azınlık dışında bütün insanlar şaz (aykırı) idiler. İmam
Ahmed ve onun gibiler ise cemaat idi. O zaman kadılar, müftüler, halife ve
onların bütün takipçileri şaz idiler. İmam Ahmed ise tek başına cemaat idi. İnsanların
akılları bunu almayınca halifeye dediler ki: “Ey mü’minlerin emiri! Sen,
kadıların, valilerin, fakihler ve müftülerin tamamı batıl üzeresiniz de, tek
Ahmed b. Hanbel mi hak üzere?” Halifenin ilmi bunu kavrayabilecek durumda
değildi. İmam Ahmed’i uzun süre hapsettikten sonra kamçı cezası vermeye
başladı. La ilahe illallah! Dünkü gece bu sabaha ne kadar da benziyor! İşte bu,
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaatin rableriyle karşılaşıncaya kadar yoludur, selefleri
bu yoldan geçmiştir, sonrakileri de bu yol beklemektedir: “Müminler içinde
Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü
yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de beklemektedir. Onlar hiçbir
şekilde değiştirmemişlerdir.” (Ahzab 23) Hareket ve kuvvet ancak Alî ve Azîm
olan Allah iledir.”[2]
[1]
Hasen. Ahmed (4/382) Tayalisi (822)
Abdullah b. Ahmed es-Sunne (1553) Hâkim (3/661) İbn Ebi Asım es-Sunne (905)
Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (13/110) el-Elbani Zilalu’l-Cenne (2/424) Mukbil b.
Hadi Camiu’s-Sahih (256, 644, 2347, 3306, 3394)
[2]
İ’lamu’l-Muvakkiin (3/308)