Ebu’l-Velid el-Bâcî rahimehullah, el-Munteka’da (7/263) şöyle
dedi: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Hastalığın bulaşması
yoktur” hadisi hakkında İsa b. Dinar rahimehullah dedi ki: “Bunun manası
bir şey bir şeye bulaştırmaz” demektir. Yani Hastalıktan bir şeyi başkasına
taşımaz demektir. İbn Vehb rahimehullah’ın şöyle dediğini işittim: “Bana göre
bunun manası şudur: Araplar sağlıklı kimsenin hastanın yakınında durduğu zaman
ona hastalığını bulaştıracağına inanırlardı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
bunu yalanlamış ve bunların hepsinin Allah Tebarek ve Teâlâ tarafından olduğunu
açıklamıştır…
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Hastalığın
bulaşması yoktur” hadisinin manası bana göre hasta kimseyle yakın olan
sağlıklı kimsenin bu sebeple hastalanmayacağıdır. Eğer sağlıklı kimse hasta
olursa bu hastalığın etkisiyle değil, Allah Azze ve Celle’nin ilk hastaya olan
takdirindeki gibi bir takdiriyle olur. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in:
“Hastalıklı olan sağlıklı olanın yanına sokulmasın” hadisi ise bu manada
değildir. Allah en iyi bilendir, bu iki manaya ihtimal taşır:
Birincisi: Hadisin
zahirinde ifade edildiği gibi sağlıklı kimsenin sıkıntı hissetmemesi içindir.
Yahya b. Yahya bu görüşü tercih etmiştir.
İkincisi: el-Bârî Tebarek ve Teâlâ’nın bu konudaki âdeti sebebiyledir.
Hastalığı ve sıhhati yaratan Allah Azze ve Celle olsa da, Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem “Hastalığın bulaşması yoktur” sözüyle, hastalanmanın Allah
Azze ve Celle’nin fiiliyle değil de, hastaya yakın olmak sebebiyle olduğuna
inanan kimsenin inancını reddetmiştir. Burası açık değildir. Çünkü bizler adeten
hastaya yakın duran sağlıklı kimsenin hastalanmadığına da şahit oluyoruz. Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den: “Cüzzamlıdan
aslandan kaçışın gibi kaç” buyurduğu rivayet edilmiştir. Bu hadisin zahiri,
ondan zarar göreceği manasına gelir. Sadece ona yakın durmaktan hoşlanmamak
sebebiyle değildir. Çünkü eğer ona yakın durmaya sabredebilen bir kimseyse, Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in yasaklamasının manası olmazdı. Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in yasağı ancak onun kokusundan zarar görmek ve
yakın durmaktan tiksinmek sebebiyledir. Bu durumda aslandan kaçar gibi ondan
kaçman mubah olur. Allah en iyi bilendir…”
Ebu Muaz’ın notu: Ebu’l-Velid el-Baci’nin “Hadisin zahirinde
ifade edildiği gibi…” derken kastettiği hadis şudur: Ebu Hureyre radiyallahu
anh’den: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا عَدْوَى وَلَا
يَحِلُّ الْمُمْرِضُ عَلَى الْمُصِحِّ وَلْيَحِلَّ الْمُصِحُّ حَيْثُ شَاءَ قِيلَ
مَا بَالُ ذَلِكَ يَا رَسُولَ اللهِ؟ قَالَ إِنَّهُ أَذًى
“Hastalığın bulaşması yoktur. Hastalıklının sağlıklı
yanına girmesine izin verilmez, sağlıklıya ise dilediği gibi girmesine izin
verilir.” Denildi ki: “Neden ey Allah’ın rasulü!” Buyurdu ki: “Çünkü
hasta olan eziyet verir.”[1]
İbnu’l-A’rabî rahimehullah, el-Kabes’te (s.1134) Taun
hastalığının bulunduğu yere girmemek ve orada bulunanların çıkmaması hakkındaki
hadisi hastalığın bulaşmasına delil getirenlere cevap olarak şöyle demiştir: “Şüphesiz
ki bazen kişi oraya girer de kader gereği ona hastalık isabet eder veya orada
bulunan oradan çıkar da hastalığa yakalanmaz. Böylece giriş veya çıkışın etkisi
olduğuna inanır ve Allah Teâlâ’nın hükmünü unutur. Bazen de oradan çıkmış
olmasına rağmen hastalık kendisini yakalar.”