Sözlerin en doğrusu Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed Aleyhisselam'ın yoludur. Dinde her sonradan çıkarılan şey bidattir.Her bidat sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemdedir (Muslim no: 867)

Duâ

Duâ

Daru's-Sunne Neşidler

20 Nisan 2020 Pazartesi

Cuma Namazını İptal Küfrüne Karşı "İhtilaf" Şüphesinin Giderilmesi


Daha önce Dr. Hakim el-Mutayrî’nin korona gerekçesiyle Cuma ve Cemaat namazlarının engellenemeyeceğine dair fetvasını tercüme edip yayınlamıştım. Bu fetvadan sonra bir şüphe gündeme getirilmiştir. Konuyla ilgili soru ve Dr. El-Mutayrî’nin cevabının tercümesi şu şekildedir:
Soru: “Şeyhimiz! Mescidlerin salgın hastalık korkusuyla kapanması hükmü ihtilaflı meselelerden değil midir? Özellikle bazı faziletli fakihler buna fetva veriyorlar!
Dr. Hakim el-Mutayrî’nin cevabı:
“Hayır! Bu ihtilafa açık bir konu değildir!
Bir şeye hükmetmek, onun algısının bir dalıdır. Mescidlerin kapanması ve müslümanları Cum’a ve cemaatlerden yasaklanması hükmü bizim ülkelerimize has olarak, işgalci batılı düşmanların laikliği şart koşmak için etrafında döndükleri bir meseledir. Özellikle Körfez ve Arap yarımadasında insanları ilhad (ateizm) ve ibahiyye (pornografi) sapkınlıkları vasıtasıyla dinlerinden sıyırmak istiyorlar. Korona vebası vesilesiyle bu fırsatı buluncaya kadar buna cesaret edememişlerdi. Hatta Çinde bile mabedler, Avrupada kiliseler kapatılmamıştır!
Artık Batılıların yıllardır dayatılmakta olan Siyonist projeleri hiç kimseye gizli değildir!  Bu projeyi kabul etmeyenlerin halka genel fetva vermesine de müsaade etmiyorlar!
Mescidlerin kapatılmasının ve müslümanların Cuma ve cemaatlerden yasaklanmasının caiz olduğuna fetva veren alimlerin ise hiçbir delili yoktur. Bu konuda onların selefi (öncüleri) yoktur. Onlardan önce hiç kimse, devletlerin müslümanların dinlerinden son kalan şey olan mescidlerine musallat olmalarına ve kapatmalarına sebep olan böyle bir fetvayı vermeye cüret etmemiştir!
Hepsi de sıhhî karantina altında olan 100 tane hasta var diye – ki geçmişteki Taun hastlıklarıyla kıyaslanamayacak şekilde, Kuveyt’te olduğu gibi, aşı ve hastalığın tedavisi olmamasına rağmen onlardan hiçbir ölmedi ve çoğu da afiyet buldu - onların mescidleri kapatmalarına ve müslümanları namazlardan yasaklamalarına cevaz verilirse bu uğursuz fetva onların istedikleri zaman vatan emniyeti hakkındaki korku bahane edilerek bunu kullanmalarına sebep olur!
Alimin – eğer buna fetva veren bir alim varsa! – görüşünden hemen dönüp Allah’a tevbe etmesi, nas ve icma bulunan konuda içtihada kalkışmaması gerekir! Bu gibi sudan bahanelerle müslümanlar mescidlerinden alıkonulamaz! Arap dünyasında vebanın kaldırılması için dua etmek üzere kiliselerin dahi açık olduğu bu zamanlarda onların yapmaları gereken şey mescidlere sığınıp kunut yapmalarıdır!
Fitnelerden ve hevâlardan Allah’a sığınırız.
Mesele tamamen dinin temeliyle alakalıdır. Bu konu fıkhî fetva alanı değildir! Bu mesele dinin hakikati, imanın ve İslam’ın kendisiyle alakalıdır. Müslümanların vakıasında Allah’a ve rasulüne itaat için mescidlerinden ve şiarlarının sonuncusu olan namazlarından başka bir yol kalmamıştır. Fitne fakihleri devletlerine mescidleri kapamalarını temize çekmekten geri kalmamışlardır. O Allah’a iman etmeyen ve Allah’ın hükümlerini uygulamayan bir kimsedir. Onlara dinleri ve dünyalarının meseleleri konusunda güvenilemez.
Araştırma, böyle durumlarda Cuma ve cemaatlerin farz olup olmaması konusunda değildir. Bu konuda ihtilaf olabilir. Fakat buradaki araştırma ancak, alışveriş merkezleri ve kiliselerden de önce mescidleri tamamen kapatma ve namaz kılan sıhhatli kimseleri mescidlerden engelleme hakkındadır!
Meseleyi iyi düşünen anlar ki, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanından bu asra gelinceye kadar, taun gibi koronadan daha tehlikeli ve neticesi kesin olan gerektirici sebepler bulunmasına rağmen, ümmetin âlimlerinden hiçbiri daha önce böyle bir şeyin caiz olduğuna fetva vermemiştir! Bu konu ihtilaf ve tartışmaya kesinlikle açık değildir!
Allah sizi sevip razı olduğu işlerde başarılı kılsın.”

Meclislerin Keffareti

Meclislerin Keffareti
"Subhâneka'llâhumme ve bihamdik ve eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyk" (Taberani 10/164, el-Elbânî Sahîhu'l-Câmi (4487)