Daha
önce Dr. Hakim el-Mutayrî’nin korona gerekçesiyle Cuma ve Cemaat namazlarının
engellenemeyeceğine dair fetvasını tercüme edip yayınlamıştım. Bu fetvadan
sonra bir şüphe gündeme getirilmiştir. Konuyla ilgili soru ve Dr. El-Mutayrî’nin
cevabının tercümesi şu şekildedir:
Soru:
“Şeyhimiz! Mescidlerin salgın hastalık korkusuyla kapanması hükmü ihtilaflı
meselelerden değil midir? Özellikle bazı faziletli fakihler buna fetva
veriyorlar!
Dr.
Hakim el-Mutayrî’nin cevabı:
“Hayır!
Bu ihtilafa açık bir konu değildir!
Bir
şeye hükmetmek, onun algısının bir dalıdır. Mescidlerin kapanması ve müslümanları
Cum’a ve cemaatlerden yasaklanması hükmü bizim ülkelerimize has olarak, işgalci
batılı düşmanların laikliği şart koşmak için etrafında döndükleri bir
meseledir. Özellikle Körfez ve Arap yarımadasında insanları ilhad (ateizm) ve
ibahiyye (pornografi) sapkınlıkları vasıtasıyla dinlerinden sıyırmak
istiyorlar. Korona vebası vesilesiyle bu fırsatı buluncaya kadar buna cesaret
edememişlerdi. Hatta Çinde bile mabedler, Avrupada kiliseler kapatılmamıştır!
Artık
Batılıların yıllardır dayatılmakta olan Siyonist projeleri hiç kimseye gizli
değildir! Bu projeyi kabul etmeyenlerin
halka genel fetva vermesine de müsaade etmiyorlar!
Mescidlerin kapatılmasının ve müslümanların Cuma ve cemaatlerden
yasaklanmasının caiz olduğuna fetva veren alimlerin ise hiçbir delili yoktur.
Bu konuda onların selefi (öncüleri) yoktur. Onlardan önce hiç kimse,
devletlerin müslümanların dinlerinden son kalan şey olan mescidlerine musallat
olmalarına ve kapatmalarına sebep olan böyle bir fetvayı vermeye cüret
etmemiştir!
Hepsi de sıhhî karantina altında olan 100 tane hasta var diye – ki geçmişteki
Taun hastlıklarıyla kıyaslanamayacak şekilde, Kuveyt’te olduğu gibi, aşı ve hastalığın
tedavisi olmamasına rağmen onlardan hiçbir ölmedi ve çoğu da afiyet buldu - onların
mescidleri kapatmalarına ve müslümanları namazlardan yasaklamalarına cevaz
verilirse bu uğursuz fetva onların istedikleri zaman vatan emniyeti hakkındaki
korku bahane edilerek bunu kullanmalarına sebep olur!
Alimin – eğer buna fetva veren bir alim varsa! – görüşünden hemen dönüp Allah’a
tevbe etmesi, nas ve icma bulunan konuda içtihada kalkışmaması gerekir! Bu gibi
sudan bahanelerle müslümanlar mescidlerinden alıkonulamaz! Arap dünyasında vebanın
kaldırılması için dua etmek üzere kiliselerin dahi açık olduğu bu zamanlarda onların
yapmaları gereken şey mescidlere sığınıp kunut yapmalarıdır!
Fitnelerden ve hevâlardan Allah’a sığınırız.
Mesele tamamen dinin temeliyle alakalıdır. Bu konu fıkhî fetva alanı değildir!
Bu mesele dinin hakikati, imanın ve İslam’ın kendisiyle alakalıdır. Müslümanların
vakıasında Allah’a ve rasulüne itaat için mescidlerinden ve şiarlarının
sonuncusu olan namazlarından başka bir yol kalmamıştır. Fitne fakihleri devletlerine
mescidleri kapamalarını temize çekmekten geri kalmamışlardır. O Allah’a iman
etmeyen ve Allah’ın hükümlerini uygulamayan bir kimsedir. Onlara dinleri ve
dünyalarının meseleleri konusunda güvenilemez.
Araştırma, böyle durumlarda Cuma ve cemaatlerin farz olup olmaması
konusunda değildir. Bu konuda ihtilaf olabilir. Fakat buradaki araştırma ancak,
alışveriş merkezleri ve kiliselerden de önce mescidleri tamamen kapatma ve namaz
kılan sıhhatli kimseleri mescidlerden engelleme hakkındadır!
Meseleyi iyi düşünen anlar ki, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
zamanından bu asra gelinceye kadar, taun gibi koronadan daha tehlikeli ve
neticesi kesin olan gerektirici sebepler bulunmasına rağmen, ümmetin âlimlerinden
hiçbiri daha önce böyle bir şeyin caiz olduğuna fetva vermemiştir! Bu konu
ihtilaf ve tartışmaya kesinlikle açık değildir!
Allah sizi sevip razı olduğu işlerde başarılı kılsın.”