Cemaatle namaz pekiştirilmiş bir farzı
kifayedir. Öyle ki savaş halinde bile cemaatle namazın terkine ruhsat
verilmemiş, bu yüzden korku namazı meşru kılınmıştır. Allah Teâlâ şöyle
buyurmuştur:
“Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size kötülük
yapmasından korkarsanız namazı kısaltmanızda üzerinize bir günah yoktur.
Muhakkak ki kâfirler sizin için apaçık düşmandır. Sen de aralarında bulunup
onlara namaz kıldırırken onlardan bir kısmı seninle beraber dursun ve
silahlarını da alsınlar. Secde ettikleri zaman arkanızda bulunsunlar. Namaz
kılmamış olan diğer grup gelip seninle beraber namaz kılsınlar. Hazırlıklı
olsun ve silahlarını alsınlar. Kâfirler istediler ki silahlarınız ile
eşyalarınızdan gafil olasınız da ansızın bir baskınla üzerinize gelsinler. Eğer
yağmurdan dolayı size bir zorluk varsa veya hasta olmuşsanız silahlarınızı
bırakmanızda sizin için bir günah yoktur. Yine de hazırlıklı bulunun. Muhakkak
ki Allah kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.” (Nisa 101-102)
Libya’nın azledilen müftüsü Es-Sadık
el-Giryanî şöyle demişti: “Herkesin kendisine korona virüsü isabet etmesinden
korkarak cemaatle namazdan geri kalması gerekmez. Azimete tutunmak isteyenlerin
cemaatle namaz kılmak için mescide gitme hakkı vardır. Böylece İslam’ın
şiarları ve farzları ülke dahilinde devam etmiş olur. Bu tamamen iptal
edilemez. Mescidlerin kapatılılp insanların engellenmesi caiz değildir.
Müslümanların tarihinde insanların tamamının korku içinde oldukları yıllarda ne
veba salgınlarında ne de savaşlarda bir ülkede mescidlerin genel olarak tamamen
kapatılması, insanların namazdan engellenmesi sabit olmamıştır. Cemaatle namaza
gelmeme ruhsatı, halka mescidler kapatılmadan, ancak kendi nefsi hakkında
korkan kimse için söz konusudur. İslam’ın farzlarından bir farz olan cemaatle
namazı genel kapsamlı bir şekilde terk etmek, Allah’ın hiç kimseye ruhsat
vermediği bir durumdur. İki hedef olan; hastalığın bulaşması korkusuyla
kalabalığı önlemek ve farzların ikamesini devam ettirmek için imam tek başına
mescidde namazı kılar, o zaman tek başına cemaat olur. Cuma namazında da
arkasında bir iki kişi cemaat olursa farzı eda etmiş olurlar. İnsanlar da bu
şekilde hem salgın korkusundan hem de İslam şiarlarını iptal etmekten korunmuş
olurlar.”
Bu fetvada itiraz götüren kısmı, "imamın tek başına cemaat olması" ifadesidir. Naslarda sabit olduğu üzere namazın cemaatle eda edilmiş olması için en az iki kişi olmak gerekir.
Bu fetvada itiraz götüren kısmı, "imamın tek başına cemaat olması" ifadesidir. Naslarda sabit olduğu üzere namazın cemaatle eda edilmiş olması için en az iki kişi olmak gerekir.